İLETİŞİMDE BİLİŞSEL ÇARPITMALAR
[/vc_column_text]
İletişim, düşüncelerimizi dil aracılığı ile gerçekliğe kavuşturan ve içerisinde bulunduğu bağlam ile şekillenebilen bir süreçtir. Düşünceler, oluştuğu zihinden bir diğerine aktarılır ve dil, iki zihin arasında ortak bir kanal oluşturarak iletişimi sağlar.
Bu noktada, iletiyi oluşturan zihni kaynak, iletildiği ortamı bağlam, iletilen zihni de alıcı olarak tanımlayabiliriz.
ENGELLER
İletişim yazılı, görsel ya da sözel gibi türlerden bağımsız bir şekilde, oldukça hassas bir süreçtir. Zaman, mekan, tür ve bağlam olarak pek çok dış faktörden etkilenebildiği gibi, henüz daha zihnimizde oluşmaya başlamadan da içimizde oluşan pek çok engel ile karşılaşabilir.
Dış faktörler değişken, yüzeysel ve daha genel geçer oldukları için, sağlıklı bir iletişim ve etkileşim becerisi kazanmak adına odaklanmamız gereken şey iç dinamiklerimiz ve kendi zihnimiz olacaktır.
İletişimin kalitesi, ancak onu oluşturan kaynak ve alıcı zihnin sınırları kadar artabilir.
BİLİŞSEL KISAYOLLAR
Bilişsel kısa yollar sadece iletişimizi değil düşünceler ve diğer her türlü etkileşimimize de şekil veren ve hemen hemen herkeste görebileceğimiz çeşitli filtrelerdir. Bunu bir çeşit gözlük olarak da düşünebiliriz. Bu gözlük, geçmiş yaşam deneyimlerimiz ile şekillenerek, hayata dair temel bakış açımızı oluşturur.
Temel görevi bizleri hayatta tutmak olan bilişsel kısa yolların, işlevini yitirmesi sonucunda ise, ortaya bilişsel çarpıtmalar çıkar.
BİLİŞSEL ÇARPITMALAR
Bilişsel çarpıtmalar, kişinin kendisi tarafından fark etmesi oldukça güç olan ve düşüncelerimize gerçek dışı yanlılıklar katan, hayata ve kendimize dair temel inançlarımız neticesinde şekillenen, işlevsiz otomatik düşüncelerdir.
Bilişsel çarpıtmalar;
- -Me’li, Ma’lı düşünce yapısı, önyargılar ve kısıtlayıcı bir bakış açısı sunarak, her türlü etkileşimi henüz daha başlamadan bitirebilir.
- “Yemeği kadın yapmalı” gibi bir bakış açısı ve zorunluluk üzerine kurulu şekilde başlayan bir iletişim, gelişime ve değişime kapalı olduğu için sağlıklı sürdürülemez.
- Akıl okuma yanılgısı ise, asıl mesajı görmezden gelerek, karşımızdaki bireyin ima ettiği ve düşündüğünü sandığımız şeyler üzerine kuruludur. Akıl okuma hem başkalarının bizim hakkında düşüncelerini tahmin edebildiğimizi, hem de bizim istek ve düşüncelerimizin tahmin edilmesi gerektiği yanılgısını beraberinde getirir.
-
- “Benim saygısız olduğumu düşünüyor” ya da “ Nasıl olur da onu sevdiğimi anlamaz” şeklinde dile getirilmeyen, ancak kendimize söylediğimiz düşünceler olarak karşımıza çıkabilir.
- Aşırı genelleme, günlük yaşamda yaptığımız genellemelerin aksine, tek bir olay ya da sözden yola çıkarak “ Bunlar hep beni buluyor” ya da “ Sen zaten hiç beni düşünmüyorsun” gibi olumsuz yargılar ile iletiyi daha geniş bir bağlamda değerlendirir ve iletişimin gelişmesine dair umudu henüz başındayken ortadan kaldırır.
- Ya hep ya hiç, tarzı gerçek dışı ve rekabetçi düşünme tarzı da iletişimi uzlaşmak ve anlaşmak bağlamından çıkararak bir savaşa dönüştürür. Etkileşimin ve içinde bulunulan durumu bağlamından kopartarak tek bir duruma indirgemek, iletişimdeki zenginliği kısıtlar ve süreci baltalar.
Ayrıca içerisinde bulunduğumuz olumlu ya da olumsuz duygular da bilişsel çarpıtmaların tetikleyicisi olabilir. Öfkeli olduğumuzda söylediğimiz sözlerden ne kadar pişmansak, mutlu bir anda verdiğimiz sözler de başımıza iş açabilir.
ENGELLERİ ORTADAN KALDIRMAK
Bilişsel çarpıtmalardan kaynaklı iletişim engellerimizi fark etmemiz ve tek başımıza ortadan kaldırmamız oldukça zor ve uzun bir süreç olabilir. İşe iletişimimizi etkileyen faktörler tanımaya başlamak ve çevremiz ile kurduğumuz etkileşimi incelemek ile başlayabiliriz.
Planlı ve istikrarlı bir farkındalık gerektiren bu süreci kısaltmak ve kendinizi daha iyi ifade edebilmek için bir uzmandan yardım almak hayat kalitenizi oldukça arttırabilir.
PSİKOLOG SAMET AHMET MAKİNACI